Bu aylarda boğaz inmeleri ve iltihabı çok görülür.

    Sabahları uyandığınızda boğazınızda bir yanma bir şişlik hissediyorsanız ilk yapışta etkisini gösteren bir önerim olacak.

     Yarım limonu sıkacaksınız içine yarım çay kaşığı tuz ilave edip karıştıracak bu karışımlada gargara yapacaksınız hepsi bu. Deneyin mutlaka faydasını göreceksiniz.
       Sevgili dostlar.



     Bilindiği üzere, damar problemlerinden kaynaklanan bu rahtasızlıklar, insanın yaşantısını çekilmez hale getirmektedir. Özellikle hemoroit probleminin kesin bir çözümü malesef bulunamamıştır. Tabi bu tıbben bulunamamıştır. Ancak uzun araştırmalarım soncunda hemoroit sorununu kökten çözecek formülü buldum. Buldum derken bir çok fomül sonucunda en etkili olanını buldum. Bu formülü internette ararken buldum. İstanbulda bir eczacı abinin tavsiye ettiği bir formül bu. Ve kesinlikle işe yarıyor, % 100 kurtuluyorsunuz.

   Bir tanıdığım artık ameliyat olacaktı ve bu fomülü uyguladıktan sonra bu sorundan tamamiyle kurtuldu.
  
   Okadar etkili ki bir çok damar probleminde gözle görülür etki sağlıyor.
   
    İnternette arattırdığınızda bunu deneyen ve paylaşan bir çok kişinin olduğunu göreceksiniz. Bir çok fomda da bu reçete mevcut.

   Yazıyı aynen olduğu gibi yayınlıyorum. İnşallah işinize yarar

(HEMOROİD (BASUR) hastalığının ilaçla tedavisinin olmadığını, mutlaka cerrahi müdahele gerektiğini bildiren gazetelerde sık sık ilanlar görürsünüz.

Doğrudur. Basur hastalığını tam tedavi edebilen bir ilaç henüz bulunamamıştır. Amerika ve Almanya gibi dev ilaç Endüstrileri, Hindistan Japonya gibi nebati menşeyli ilaç üretenler de maalesef bugüne kadar bir çare bulamamışlardır. Halbuki yapılan yapılan bir istatistiğe göre insanların %35 i bir diğerine göre de %55 i bu dertten muzdariptir.

 
Bugün tatbik edilen cerrahi yöntemler:

1-Fistülü lastikle boğup çürüyen kısmı koparmak.



2-Bıçakla veya lazerle kesip dikmek.

 
3-Lazerle eritmek veya yakarak kotarize etmek.



Bulunduğu yerin hassasiyeti ve Enfeksiyonlara müsait olması nedeni ile bilhassa hanımlarda problem olmaktadır.

 
Halbuki Ecdadımız bunu doğal bir yolla Ağrısız,sızısız kesip biçmeden tedavi etmeyi başarmış. Şahsen ben de bu hastalıktan böyle kurtuldum. Bana yapılan tavsiye patlıcan saplarını kaynatıp içmem şeklindeydi. Kaç tanesi ne kadar suda ne kadar kaynatılıp ne kadar içilecek belli değildi.

Aşağıda tarif edeceğim kaynatma ve kullanma tariflerine lütfen aynen uyunuz. Kaynama süresinin azlığı-çokluğu,tencere kapağının açılmadan kendi kendine soğuması. Beş gün sürecek tedavinin perhiz ve Antibiyotik ile aynı zamanda yapılması çok mühim. Bunlara aynen uyulduğu taktirde Allah ın izni ile beşinci günün sonunda ne fistül ne ağrı ne kanama yani BASUR diye bir derdiniz kalmayacak.

 

TEDAVİNİN TARİFİ



10 adet patlıcanın (Bostan patlıcanı olmasın) yeşil sap kısmını patlıcandan ayır. Temizce yıka; bir tencerede 10 bardak suyla kaynat. Kaynamaya başlayınca tencerenin kapağını kapat.* Alevi iyice kıs, yarım saat * yavaş yavaş kaynasın sonra ocağı kapat. Kapağı açmadan * kendi kendine soğusun. Soğuyunca içindeki sapları at. Sarı rekli suyu buzdolabına koy.

 

-Akşam yatarken aç karnına 1 su bardağı iç.

-Sabah Kalkınca aç karnına 1 su bardağı iç.



10 bardak su olduğuna göre bu tedavi 5 gün sürecek. Bu 5 gün içinde Sirke, Turşu, Domates, Bulgur, Çilek, Acı Biber yasak sonra hepsi serbest. Demir sandelyeye, taşa oturmak bunlara çıplak ayakla basmak ebediyyen yasak.

Hamilelikten dolayı oluşan veya yakın bir zamanda meydana gelmiş Hemeroidlerde perhizi de aynı zamanda yapmanız şartı ile tedaviniz bu kadardır.



Eski Hemeroidlerde fistülün içinde muhtemelen iltihap vardır. Bu yüzden vucut onu geri çekemez. Doktorunuza danışarak uygun bir antibiyotik ile bu iltihabı bertaraf etmelisiniz. Böylece patlıcan suyunu, perhizi, antibiyotiği aynı zamanda tatbik etmelisiniz. )



Allah ın izni ile zahmetsiz, masrafsız, anadan doğmuş gibi bu dertten İnşallah kurtulursunuz . Tek borcunuz sadece hayır dualarınız. Siz de etrafınızdakilere duyurarak onların da kurtulmasına vesile olun.
     Parmağımda, tırnak ile et arasında bir acı hissettim. Acaip derecede acıyor ve şişiyordu. Günden güne kızardı şişti ve acaip acıyordu. Doktora gittim iltahap kapmış. Hemen ilaç, melhem vedi. Bir kaç gün kullandım ama bir türlü geçmedi. Hafifledi ama, acısı devam ediyordu.

     Allahtan, imdadıma soğan yetişti.

     Bunu bir çok kişi bilir ama bilmeyenler için anlatayım. Küçük bir soğanı közde, dış kabuğu yanıp ta içi yumuşayıncaya kadar pirişreceğiz. Bu pişen soğanın yanan dış kabuğunu soyup içindeki yumuşamış kısmını iltahap olan bölgeye sıcaklığına dayanacağımız kadar soğuduktan sonra sıcak sıcak saracağız. Mümkünse hava almayacak ve parmak yada iltahplı bölgede kan dolaşımını engellemeyecek şekilde saracağız. Bir gece sabaha kadar bekleycek ve sabah elimizden çıkaracağız. İşlem bitmiştir geçmiş olsun.

    Ben bu işlemi yaptım sabahına, parmağımdaki tüm iltahabı sardığım beze çekilmiş, elimdeki şişilik inmiş ve acım dinmiş olarak uyandım. O gün bugündür böyle bir hadisede bunu uygularım. Çevremde de denedim ve her seferinde mükemmel sonuçlar aldım.

     Tabi soğanın faydalarını saymakla bitiremeyiz. Özellikle şu kış aylarında... Genişce bir kaba 1,5  yada 2 litre su doldurun bir soğanı içine doğrayıp tencerenin kapağı açık bi vaziyette kaynatın su azalana kadar odalarda kaynatın. Evdeki mikrobu kıracaktır. Tabi biraz kokusuna katlanmak gerekecek.

       Eski köy evlerinde saç örgüsü gibi örülü halde duvarlara veya tavana asılı soğan demetleri görürdük. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir hikaye de bu soğanların grip virüslerini kendisine çektiğini okudum. Yurt dışında yaşanmış ve araştırması yapılmış bir hadiseymiş evimizin belli köşelerinde kabuğuyla ve kesmeden bulunduracağımız soğanlarımız İnşallah gribi evimizden uzak edecektir.

        Soğan gerçekten önemli bir sebze arkadaşlar. Yeni yeni bilgiler tecrübeler edindikçe sizinle paylaşacağım. Gene Saraçoğlu hocamın soğan kürünü tavsiye ediyorum. Her yönden.

           Sağlıcakla kalın... Hoşça kalın....
     Havaların soğuduğu şu günlerde; en çok rastlanan rahatsızlık şüphesiz soğuk algınlığı. Benim denediğim ve çok çabuk tesirini gösteren yöntemi sizlerle payşalmak istiyorum.

    GEREKLİ MALZEMELER

1- Bir çorba kaşığı bal
2- Üç adet ceviz

    UYGULANIŞI

    Cevizleri bir kaç parçaya bölüp balla karıştırıyor ve aç karnına yiyoruz. Hepsi bu... Bir müddet sonra sanki miğdeniz bulanıyor ya da biri miğdenizi buruyormuş gibi bir his oluşacak. Bu soğuk algınlığının olduğunun ve geçmek üzere olduğunun göstergesidir. İlk kullanımda tesirli oluyor ancak; bu uygulamayı illaki hasta oluca değil arda yapmak çok faydalıdır. Balın şifasını saymaya bloglar yetmez. Ha keza cevide öyle
   
    Allah şifa versin...
     Bir çok araştırma yaptım. Çok doktoru dinledim ve bir çok uzmanı takip ettim. Tüm bu bilgi birikimlerimi değerlendirdiğimde şu noktaya vardım; 'modern tıp', 'altarnatif tıp' ve bir sürü tedavi yönteminin temelinde, hastalıklardan kurtulmanın ve hastalıklara yakalanmamın olmazsa olmazlarının; ta 1400 sene önce iki cihan serveri bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) tarafından insanlığa takdim edildiğini görmekteyiz.
Tüm hastalıklardan kurtulmanın yolu: hiç hasta olmamaktır...
Nasrettin hoca, çocuğa testiyi verir;" Git su doldur gel." der. Ve ardından da okkalı bir şamarı çocuğun suratına yerleştirir. Çoçuk kızaran yüzünü tutarak, hem ağlamaklı hem şaşkın, sorar; " Hocam niye vurdun ya..." Hoca; " Testiyi kırdığın için." der. Çocuk;" Ama daha kırmadım ki?..." der. Hocada; "Kırdıktan sonra ne kıymeti var ki..." der.
Evet hocamızın dediği gibi testiyi kırdıktan sonra, ha vurmşsun ha vurmamış, ha ağlamışsın ha gülmüş, ne farkeder.
Hastalıklar içinde kısmen bu böyledir. Hastalandıktan sora insanın şifa için didinmesi yırtınması bazı hastalıklar için artık kar etmemektedir. İşte testi kırılmadan önce, çok ama çok iyi beslenmeli yediklermize içtiklermize dikkat etmeliyiz.
Her hastalık, her mikrop, insanın zayıf anında peydahlanır ve insanı hasta eder. Bu yüzden daima zinde sağlıklı vucüd direncimizi maksimumda tutarak, yaşamalıyız. Mesela bazı gıdalar vardır onları mutlaka tüketmeliyiz. Yürümeli, kitap okumalı, çalışmalıyız. 'İşleyen demir ışıldar' atasözünde olduğu gibi çalıştıkca sıhat bulmalıyız.
Tüm bu sözleden sonra, hayatımızın olmazsa olmazı yapmamız gereken ve sağlıklı yaşamak için gerekli olan bazı maddeleri sıralıyacağım. Bu maddelere uyduktan sonra Allahın izni ile insan kolay kolay hastalanmaz ve sağlıklı bir ömür sürer.



1. MADDE: AZ YEMEK
2. MADDE: HERŞİN ÇOĞU ZARAR; AZI KARARDIR.
3. MADDE: AYAK SICAK BAŞI SERİN. DÜŞÜNME DERİNDERİN.
4. MADDE: KARIŞIK İÇİNDE NE OLDUĞUNU BİLMEDİĞİN ŞEYLERİ YEME
5. MADDE: BAL ŞERBETİ İÇ
6. MADDE: KAN BAĞIŞI YAP
7. MADDE: BOL BOL SADAKA VER YETİM SEVİNDİR. AKRABALARI ZİYARET ET.

Bu maddeleri yapan bir insan; hem beden hemde ruhen sıhat bulur kolay kolay testiyir kırmaz...

Testiyi kırmadan önce kendimize sağlam bir şamar atalım ağzımızdan girene ve çıkana dikkat edelim.
(On yıl önce yazdığım bir yazım inşaallah bugün insanlara faydalı olur. 

Bilindiği gibi bu korana virüsü de bir grib virüsü. İnşallah benim yıllardır kullandığım ve çok etkili olan formülüm bu gribe karşıda etkili olacaktır. Şifa Allahtan. 

Rabbim bu hatalık sebebiyle ölenlere rahmet hatalar şifa kalanlara sabır versin.)


Uzun zaman oldu Bloklarıma bir şeyler yazmayalı. Hayatın debdebesi, Dünya telaşı, geçim derdi derken liste uzayıp gidiyor ve insan ideallerinden, düşüncelerinden, projelerinden uzaklaşıyor.
Bu zamana kadar bir çok şifa reçeteleri denedim. Bu reçetelerden denediğim ve bizzat faydasına şahit olduklarımı sizlerle paylaşacağım. Tabi şu nokta çok ama çok önemli; şifalı bitkileri ya da formülleri kullanırken şahsilik ilkesini unutmamak gerek.
 Her formül, herkeste aynı etkiyi göstermez. İnsanların hiç birisinin şartları birbirininkisine eşit değildir. Bu sebeple, kişilerde bulunan hastalık çeşitleri önemlidir. Tam bu noktada en önemli ve es geçilmeyecek konu; şifayı verenin Yüce Allah olduğu gerçeğidir. Öyle hastalıklar vardır ki, çaresi yok sanılır fakat; bir bardak yağmur suyu şifa oluverir. Ne kullanırsak kullanalım, hangi doktora gidersek gidelim bu hakikati asla unutmayalım. Şifa yalnız ve yalnız Allah'tandır.
Yüce Allah bazı hastalıkların çaresini bazı bitkilerde ve maddelere saklamış gizlemiştir. Bu şifa saklı hapı ya da bitkiyi kullanınca insan şifasına kavuşuverir. Bu kavuşmanın sebebi de Yaratıcının o ilaca ya da bitkiye o şifayı bahşetmiş olmasıdır.
Bir çok ufak tefek rahatsızlığın bire bir karşılığı olan şifa saklı ilaçlar ve otlar vardır. Bu otları ya da ilacı kullanınca o hastalık tamimiyle yok olur gider. Bende size bire bir etkili şifa reçetelerini yeri geldikçe sunacağım.
Kış aylarının geldiği şu günlerde, malum herkes grip olur. Bende bu nedenle, gribin kesin denenmiş ve birebir şifa saklı reçetesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
KULLANILACAK MADDELER
1- Bir bütün limonun suyu sıkılır.
2- Bir diş sarımsak rendelenir ya da ince ince kıyılır
3- Yarım çay bardağı üzüm sirkesi hazırlanır
4- Maden suyu 
HAZIRLANIŞI
Bu üç terkip birbiriyle karıştırılarak seri bir şekilde içilir. İnsanda silkelenme ve mide bulantısı yapabilir. Kusmamak gerekir, bu durumda ağızdan derin nefes alınmalıdır.
Ardından bir şişe maden suyu içilmeli ki sirkenin midede oluşturacağı ekşimeyi alsın.
Tabi mide ülseri yada farklı mide rahatsızlığı olanlar bunu asla denemesinler.
Normal bir insan için bu reçete bire birdir. Ben şimdiye kadar tek sefer uyguladım ve gripten bir günde kurtuldum. Çok şiddetli seyreden griplerde bir iki uygulama da yapılabilir.
MİĞDE RAHATSIZLIĞI OLANLAR İÇİN
Midesi rahatsız olan bir kişi grip olmuş ise tavuk çorbası içmeye devam etmeli
tavuk çorbasını içine çok az sarımsak çok az sirke ve bolca nane ilave etmeli

gribin çaresi koranın çaresi kovid in çaresi koranaya bitkisel çözüm kovit covit covid 
@korona

#corona

#covid19

Ençok Okunanlar...

Takip edenler...

UYARI...

Bu sitedeki yazılar paylaşım amaçlı olup. Hiç bir şekilde her hangi bir hastalığın ya da hastanın tedavisi için kullanılmamalıdır. Hastalıkların tedavisin de takviye gıda ve alternatif tıp teknikleri mutlaka doktorunuzun tavsiyesi ve onayı doğrultusunda yapılmalıdır.